Örgü

Rüzgar uğultusunda aranan düşlerim vardır sana dair. Sağanaklara tutunup beyhude savrulduğum, zamanı çaldığım. Kaç hülyam havalanır da içimden, kaçı döner geri bilinmez. Kovaladığım ise yalnızlığım.
Zangoç asılıyor tüm kuvvetiyle, çekip çıkartmak adına içimden sesini. Çan, kulesinde boynu bükük… Red ediyorum tüm kabulleri, beklediğim yağmurdan da ümitsizim. Yanıyorum, yanmayı öğrenerek, içimde kavruk izlerin.
Parmak uçlarımdan çıkıp gidecek iken tel tel yakalıyorum ruhumu. Çekiyorum şimdi aşağıdan yukarı doğru, tıpkı çektiğim çorap gibi…
Diş izi bırakmak adına, borges karmaşası yaşamamak adına, kafka ya boyun eğmemek adına.. bil ki; köprüler her zaman karşıya geçmeye yaramaz!
diyorum ki hani, tam da şu an., şarap tadında buruk, koruk gözlerini yudumlamak vardı. Sorusu bile var, neredesin?! nedir bu gül fırtınası? livar içinde dönüp duran balık misali.. kabarcıklar bir yemin gölgesine kilitli.
Aradığım düşlerin birinci hayal perdesi aralanır, oyunun adı; '' ikmale kalmış hayaller '' perde perişan! suare sana küs! Anlamından doğup büyüdü de harfler, sözcük olup boğacak seni! ve çaresizce perde kapanır…
Rüzgar uğultusunda düşlerim vardır sana dair. Yanına yalnızlığını al ve düş peşine kendinin diyor iç sesim. Çıkarıp ayakkabıları çıplaklığımla sürtüyorum! şimdi çimenlere umarsız. Sana değen gözlerimde ağulu bir hüzün, çimenlere değen yerlerde kuraklık. ''SU!'' diyorum, beyhude! sular kendine dönük. Ne acı, suya bir kelam yazamamak!
Gökten su yağıyor şimdi, bana değmeyen rahmet.. bozuluyor örgüm, talan olan emek.. ve bir ne acı değil mi daha, gönlümce yaş akıtamıyorum, bozulmasın diye yuvam.. ben örümcek!
Rüzgar uğultusunda düşlerim var sana dair…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *