Henüz söylenmemiş, yazılmamış yüzlerce sözcüğün âlemine senden bir harf katmayı ne çok istiyorum. Her harfin elinden tutup, ‘’ gelin, düşlerim var benim ‘’ desem, hangi harf senli hallerimin karşılığı olup, sen diye bende anlam bulacak.. kimbilir?
Çocuk yürekli ya da yüreği çocuk.. ne fark eder, değil mi ki avuçları terli?
Muzip bir eda ile gelmeler, dönmekten beri ise, kalben tanışma hâli isimlerden öte olur ve der ki erdem tomurcuğu; ‘’ karşılıklı güzellik o ‘’
Ne güzel! Artık hayallerim var.. ve o hayallerden bedbin uyanmıyorum.
Korkuyorum! Hem yazmaya, hem de sormaya; hayal misin? ‘’ çöz çözebilir isen ‘’ dediği gibi türküde.
Ama susayım, susalım. Değil mi ki, iç ses sustuğunda iz’lermiş konuşan. Çok sonra mı anlayacağız; hayat pek çok dil içinden " o cümle " leri okuma süreciymiş meğer…. İşte hayat, hayat işte!
‘’Yukarı bakıyorum.. göklerden bir gülümseme duyumsuyorum sanki.’’
İşte tam da burada sana, ama sana, ama senin ama senin için hangisini edeceğimi kestiremediğim dualar geliyor önüme saf saf! Başımı dayıyorum hepsine tek tek.. bilirim, hepsi tek tek beni anlayıp ‘’daim olsun! ‘’ duama gönülden amin! diyecekler, dediler de.
Diyorum ki hani; ‘’ keşke bir yerlerde olsak seninle, gözden ırak gönüle yakın..’’ yazma sen, ‘’ gönlünden geçenlere sıcak gülümseyip bende isterdim, kalben mümkün belki, ama hayat kimbilir, güzel olurdu tam da şu an..’’ diyeceğini biliyorum!
Bilmediğim ise, söylenmemiş tüm sözcüklerinden okuyamadığım sen.. İhtimal, çözüm sonraki hayat mı? Olmasın desem, hangi dal kırılır ki? Ab-u revan yaşlar ilave etsem, hangi yaprak gülümser ki?
Hangi hissin parmağı dokunur derinlere bilemem ama, ne yana baksam sen, yön yön savrulduğum yine sen!
Düşünüyorum da, aklına kuşkonmaz biri değilim. Hele, hevesi yolluğu olan biri hiç! Dallarımdan kuşlar kalkıyor şimdi. Omuzuma düşen hüzün yaprağı.
Uzaktan kalbime bakıyorum, aritmik! Hiç düşünmeden der misin ritmin yarısı benim olsun?
Bilirim, dersin.
Ağzıma avuç dolusu kelime birikiyor, hangisine öncelik vereceğimi kestiremediğim. Ortalık öylesine karışıyor ki, sitemlerde duyuyorum. İyi de, kelimeler ağzımda iken feveran edenler, komik olmuyor mu ‘’geldik mi? ‘’ demeler. Kaç harfimi aklınızda tuttunuz ha!?
senin sözün ya, diyorum ki; neyse boşver!
Ne garip değil mi, bir yerde kurutan tuz, diğer tarafta aynı tuzun dokunuşlarıyla hayat bulmalar? Terazinin iki kefesi arasında çekilen sular., yeniden coşup, çağlayan olacağı günlerin özleminde. Değil mi ki umud şairin kapısıdır; onun kilidi yoktur, ne de zinciri.
bu dahi, bir sesin selamı için o denli yakın.
İçimde bir his var, içimde bir iz var.. rengi mor!