Çile

İnce gül makamında seni düşlemelerim ve o düşlerimin satırlarıma düşmeleri… harf harf sevdam diyememek ne ola?
Kavruk benizleriyle umut satıyordu fetbazlar umut pazarında. Bilmezler mi ki, aptalların sahilinde gece yarıları yürümeyeceğimi? Ya sen, ya sen olsan, korkakların arka bahçesine girer miydin? Girme! Sen çit’in berisinden kokla fesleğenleri, sardunyalar varsın az ötede mahzun kalsın sevilmeden koklanmalarına…
Zafer trajediye döndüyse ve o apoletler sökülmediyse, rütbe hâlâ kabarıyorsa hindi misali, gül-geç sen, hangi zafer kahramanlarını yad etti ki?
Farkettim de, telaşlarım hep sebebsiz. Vazgeçilmezler peşinde aldanışım gibi. Sen bu yazıları sıradan okuyup geçiyorsun ya, olsun..
çile sarması için küçükken anneme hep ben yardım ederdim… Bilmem sorsam mı ki, sen çile nedir bilir misin?
Ahh şu hergele hâllerim, ‘ gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk hiçbir yere gitmiyor’

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *