Yazmak istiyorum.. da, ne yazayım kısmında takılıp kalıyorum. Hani, sokma akılla feraha ulaşılamayacağı gerçeği gibi., benimkisi de zorlama kalemle dans.. ve ben dans etmeyi de hiç beceremem. Hâlim, akbabalara gülen karga misali. Durumumu izah eden bu misali geçenlerde bir arkadaşıma yine burada ifade etmiştim de, o da bana 'duacınızım!' demişti. İrkildim! ve o kadar çok hoşuma gitti ki., iç'ten teşekkür etmeyi de beceremedim ama ahanda buradan teşekkür ediyorum canım arkadaşıma; samimi duyguları için.. evet,
Uyuyamama hâli, gün boyu bir poğaça ile mide palazlama, sigaram ve dostum duman! çay, akşamlar, deniz, sahil.. yo yo, içmiyorum, içmeyeceğim! sahi, akşam kayan bir yıldız gördüm, kuyruğu yoktu! vs. vs.. hoş bunlardan size ne?
Fikirsizlik de bir fikir midir? geyiğine dayanayım da, çay bahçesinde tüttüreceğim nargilenin marpucuna dudaklarımı yaslayayım.. haz denilen şey kendi derdine yansın!
Arkadaşım kaos, çıkışı labirentin başlangıcı olarak gösterdi de, ben gibi aklı evvel, hisleri ve el yordamına güvenerek dalar diye de korkmaktayım doğrusu.. gelin görün ki, iç kısımlar çok karmaşık dahi olsa, çıkış, giriş gibi tekdir a akıllım! peh! ne tespit ama!
Keşke, delhi surları dibinde olsam da bir deri bir kemik ve ölsem! üç beş hayvan da sebeplense..
Underground poetıx dinleyeyim dedim de, olmadı; uzak çok uzak bana. Segah peşrevli notalar daha bir sıcak. Tanıdık bir şairin dediği gibi; içimde şarkısı aşkımın, ud'uma yaslandım, hüznümle başbaşa, saçlarımı ne-y okşasın!
Ne kötüdür değil mi, derya-deniz, umman harmanladığını sananların diz boyu sularda debelendikleri gerçeği.. he, işte bu hâl ben de çarpı iki!
Herhangi bir ölümden uyandığında insan, sevincinden ağlar mı? Ağlamak dedim de, sahi, balıkadamlar suda ağlasalar gözyaşlarını nasıl silerler? Cevap veriyorum; bana ne!
Ne bu şimdi? demeyin. Deseniz de kime ne gam!
Bizim Melek’in dediği gibi; ‘kendine kapanmışın sarsaklık notları’ işte!..