Benim gönüle sürûr, ruha nefes, göze nur, kalbe ziyâ verenlerim vardır. Muhabbet demleyip sohbet içtiğim zamanlarım vardır içinde an'ı paylaştığım. Kelimeler terlerken, serinliğinde dinlendiğim sohbetlerim vardır. Vefa çemberine sığmayan, alabildiğine masum, olabildiğince samimi, kelâmın sırrına vâkıf, sözün ehemmiyetine inanan sohbetlerim vardır. Pay etmeyi seven gönlümün yankılarını, levha levha serilmiş kelimelerimle, içinde ki endişeleri çekip çıkarmaya çalıştığım, kalem eğri olsa da dilde riyâ olmayan sohbetlerim vardır benim.
Tel tel olmuş gönül tınılarımın akord edildiği, nihayet, hüzzam'dan nihavend'e geçiş yapan taksim'lerim vardır benim.
Elverir gidişler an meselesi iken, dönüp dolaşıp cümlelere yaslandığım zamanlarım vardır benim.
Onu pay, kendimi paydaladığım! kuru yaprağı yeşertmeye çalıştığım zamanlarım vardır benim.
Zamanın rengine aldanmadan ve gücenmeden zamana ve kıymetini bilerek an'a ve küskünlüğü farkettirmeden akrep ile yelkovana, paylaştığım zamanlarım vardır benim.
Bakan gözlere akan gözlerle seslendiğim zamanlarım vardır benim
Dil lâl olmuşken kelimeleri kalbine misafir edenlerim var benim.
vardır işte bir nefes, bir soluk adına 'öğle arası'm' benim.
…
var ol! ama hep!..