İpeksi bir dokunuşun heyecanına kapılıp, kadife sese ve o sesin duruluğunda ki sürûra ermek için, serdim çaput! yüreğimi orta yere; döküldü üstüne ne varsa inci mercandan yana. Al gönlüm seyreyle kıvamında. Yerden alamadığım gözlerim miydi, bedenim miydi, yoksa her ikisinden sıyrılmış ruhum muydu? Bilmedim, bilemedim; aklımdan geçenleri bir tek sen bilirsin ya..
Bildik kıyılardan öteye serptim umutlarımı, üst üste koyarken tuğlamı düşünmedim harcını. ‘’ Yaptım! ‘’ dersem bahtiyar olacaktım eksilmeden umudum. Hülyalarım özlemlerime denk gelmedi. Önümden akıp giden nehrin heybetiyle avundum! Bu heybeti gören gözlerimin varlığıydı kuruntum!..
Umudum, ‘’ buldum! ‘’ demek di, fakat hevesim di yolluğum. Gözardı ettiğim ise; erken düşüp, geç kalkmalarım.. Düşünüyorum da yaşadığım hengameyi, zira harfler izin vermiyor yüreğimi dillendirmeye. Aklımdan geçenleri bir tek sen bilirsin ya..
:flirt:
:flirt:
son nefes…
son nefes.. de akıldan geçenler?:)
“Aklımdan geçenleri bir tek sen bilirsin ya..” bazen bu kadar bilmese diyorum :rolleyes: s/aklımda kalsa bazısı,işte öyle…
aslında, dile pelesenk olmuş sözlerin, yürek kevgirinden damıtılmasıdır bir yönüyle beklenen-özlenen..ya da kimbilir, işte öyle 🙂
ne kadeh kaldırdım ne şarap içtim,sarhoş olmak için ben seni seçtim,içtikçe aşkını halimden geçtim,…halimi ayık mı sandı gözlerinne vahşeti vardı ne de çilesi,emsalsizdi bu savaşın hilesi,içten kuşatıldı gönül kulesi,sanki Fatih Sultan Han dı gözlerin..
hoşlar gördük..
olsun, hoşgeldin 🙂
…
güzeldi, teşekkürler. hoşgeldin sevgili mavi
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir… FUZULİ
O biliyorsa yeter!