Havar!

Ölüme bir adım sana bir karış kala
öldüm öldüm dirildim sevdanla çaprazlama
böyle mi olmalıydı? -Hayır, asla!
mürdüm eriği gibi ezik, yaslandım göz yaşlarıma
göz yaşlarım gibi tahrif edilmiş harflere inat
tekerleme yaptığım isminle başbaşa
kaldım yıkık-dökük anılarla talan olmuş odam da…
duyarsız mı oldum ne, dokunmaz oldu ağyar’a…
nefes-siz kalmaların ardına ümid olur diye
enfiye niyetine seni zerk ettim damarlarıma
nağmelerini hiçe sayıp gönül sazımın
sen zannedip kırdığım notaların
yüzümde bıraktığı mahcubiyetle kalakaldım
hoşçakal duyuşunun ezikliği ile
kalmanın hoyratlığıyla
kal’dayım, dostça! Odam da…
geçmiş zamanın pembe rengine aldanıp
al’ı al sanıp, mor’u umursamadan
kara lara düşmenin ne siyah olacağını düşündüm
düşündüğüm, düş’üme denk gelmedi
sonra vazgeçtim kendimden
bilebile lades kaybına değildi üzüntüm
kemiğin kırılmasıydı endişem
sana dair düşlere, uçup uçup yüzüme konan sineğe bir fiske atıp
derin bir iç çekip savurdum seni havaya
ne denir ki başka?
– Uğurlar ola!…

17 Replies to “Havar!”

  1. :whistle: yalancı baharım olmadı hiç … ben o kendini kandıramayan güruhtan..ya da kendini kandıramadığını sanan,bir zavallı…hangisi geçerli bulamayan…geçerli olan ne sorup sorup salaklaşan…belki de boşuna…bir mürdüm eriği nelere kadirmiş anneee…

  2. yine de sizin şu klasik olan off offf’ larınızı bekliyordum doğrusu :)yalancı bahar, yalancı yarimden sonra yalancı gülmek.. bunlardır sanırım ruhumuzun dikenleri.. olsun, ben hepsini seviyorum, yalandan da olsa 🙂

  3. mürdüm eriğini bursada sevmiştim…bana annemi hatırlatıyordu…bana çocukluğumu…ben de mürdüm eriğine yaslanayım…

  4. rahîmdir anne., bırakın belkilerin, amaların kıskacında daralmayı, ruha sürûr niyetine açın elleri, mırıldanın içinizden geçenleri, duyacaktır sizi ama burda, ama ötede..

  5. düşündüğüm, düş’üme denk gelmedi sonra vazgeçtim kendimden bilebile lades kaybına değildi üzüntüm 🙂 ooo dökülmüş gene güzellikler

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *