Murâdım dediğiniz sevdanız
Meyl ediyorsa geceye
Salını salını gelen kâmete bakın
Ruha nefes menevşe.. O, mor dur…
Aldanmayın mai duruşa
Ser verir deryaya, sır alır semadan
Varmaya duyulan iştiyâk ile
Derya da bir nazenin.. O, minyeli mavi dir…
Biçare kaldıysanız hüznün yapraklarında
Nefeslerle sallanıyorsanız boşlukta
Ermediyseniz vuslata, solmayın.. O, sarı dır…
Hafakanlar basıyorsa bir gece vakti
Apansız sürmeli gözler hançerliyorsa geceyi
Kapınızda ki rüştünü ispat etmiş.. O, kırmızı dır…
Yürürken fesleğen kokulu patikada
Umudun kaybolduğu anda
Çala-kaşık dikilip karşınıza
Avuç avuç saçılıyorsa.. O, yeşil dir…
Yıkık dökük dualarla
Virane dolanırken boşlukta
Hüzzam ise görülen reva
Kalbinizin ritmi bozulmuşsa
Bakmayın içinize.. O, siyah tır…
Meyl edip rüzgâra
Emân dileniyorsa gönüller
Ak kağıda düşen karalarla
Bekler seni bigâne.. O, beyaz dır…
Renktir denk gelen ruha
Görmeden baktığın, ermeden vardığın
Çözmeden dolandığın
O, senin rengindir unutma!
renklerin diliyle konuş benimle 🙂
tıpkı;’gece karanlık, ben zifir! ‘ gibi..
kem – küm 🙂
hayırdır unuttunuz mu renklerin dilini…ama ben renklerden en çok katran karasını severin..
gece karanlık.ben gizlendim gecenin koynunda öylece..gizle beni, ört beni ay gece!sadece karanlığın dilini bilen gece.dindir fırtınlarımı.dindir; dineyim…
sızıların, sızılarımı bastırırsageceyi ört üstüme benim..