Seni Seviyorum!

Sevdiğinize, eşinize nasıl hitap edersiniz? Şefkat mi daha ağır basar, merhamet mi?
Bizler, mayamızın yoğrulduğu, Rabbimizin ihsanı, sevme duygusu ile yaratılırız. Durum böyle olunca, bu hasleti içimize hapsetmeyelim. Seni seviyorum demenin erdemine varalım. İllaki karşı cinsten olması gerekmez bu ifadeyi kullanmak için. Yalnızım, dört duvar arasındayım da demeyin; kuytuya ağ örmüş bir örümcek vardır muhakkak. Ya da, aynaya bakın, çehrenize bir tebessüm katıp deyiverin.. Seni seviyorum… Yazın, seni seviyorum…
Bakın, Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman'a olan sevgi ve özlemini nasıl yazıya dökmüş..
'' Ayağınızın bastığı toprağı yüzlerce defa öptükten sonra, benim güneşim ve saadetimin sermayesi sultanım. Eğer siz bu ayrılık ateşi ile yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap olmuş, gözleri yaşla dolmuş gecesini gündüzünden ayıramayacak kadar hasret denizinde boğulmuş biçareyi; aşkınızla, Ferhat ve Mecnun dan beter olmuş aşık kölenizi sorarsanız, sultanından ayrı olduğundan beri bülbül misali ahım ve feryatlarım dinmemiştir. Öyle bir hale düştüm ki, bu hasretin verdiği kahrı ve acıyı, Rabbim düşmanıma vermesin.''
Bu mektup üzerine Kanuni'nin cevabına bakalım;
'' Benim birlikte olduğum, sevdiğim, parıldayan ay'ım, can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım. Hayatımın, yaşamımın sebebi, cennetim, kevser şarabım. Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm. Sevinç kaynağım, nurlu parlak ışığım, turuncum, narencim, narım, hayatımın aydınlığı. Gönlümdeki Mısır'ın sultanı, varlığımın anlamı. Bütün Anadolu ve Rum ülkelerine bedel sevdiğim…