M.Akif Ersoy – İstiklal Marşımız


Bugün değeri 500 Cumhuriyet altını eden ödülü, Darülmesai adlı derneğe bağışlarken sırtında paltosu yoktu. Cebinde de borç aldığı 2 lira vardı.
Akif’in örnek nesli ile bir an önce tanışmanın vakti gelmiştir. Kâinat boşluğu hiç sevmez. Sizin boş bıraktığınız zihin hazırdakilerle dolar!
Kendi hâlinde bir mümin, mütevazi bir münevver olarak 71 yıl önce vefat etti. Onun ölümüde, hayatı gibi mütevazi olmuştur! Cenazesinde devlet erkanı yoktu, devlette yoktu! O, üniversite gençliğinin omuzlarında taşındı; mezarını bile bu gençlik hazırladı. O, ‘’ Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir… ‘’ dese de, biz bildik; Rahmetle anıyoruz.
27 Aralık 1936 yılında saat, 19.45’i gösterirken, Hakk’a yürüdü Akif… Allah gani rahmet etsin. Marşın yazıldığı zaman maddi olarak çok zor durumda olmasına rağmen ki; soğuk havalarda evde bulunan bir paltoyu arkadaşıyla nöbetleşe giyebilecek kadar zorda olan bir insan karşılığında verilen parayı almamış ve bu marşı da Türk Milleti’ne armağan ettiğinden “Safahat” adlı şiir kitabına almamıştır. Hasta yatağında “Üstad İstiklal Marşı’nın yeniden yazılmasını ister misiniz” sorusu karşılığında yerinden fırlayarak “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı’nın yazıldığı günleri göstermesin.” diyerek çekilen sıkıntıyı anlatmaya çalışmıştır.
Bayrak ve Kâbe örtüsüne sarılı naaşı, İstiklal Marşı ve Kur’an okunarak taşındı. O dönem henüz Hukuk öğrencisi olan Ord. Prof. Sulhi Dönmezer, ‘’ Tek Parti dönemiydi ve Akif hakkında haber yapılmasına müsaade etmediler ‘’ diyor. İnsanlar bu sindirilmiş duygularıyla üzüntülerini hep içlerinde yaşadılar. Cenazesine, sıradan fakir bir vatandaş muamelesi gösterilmişti. Bütün itinayı öğrencileri göstermişti. Yani Akif’e, Asım’ın nesli sahip çıkmıştı. Resmi makamların tören yapma gereği duymadığı O eşsiz insan, herşeye rağmen, toprağa değil, milletinin sinesine gömülmüştür. Öğrencilik yıllarında ki anısını dile getiren Prof. A.Karahan o gün ile ilgili şu anısını naklader; Akif’in cenazesinde yaptığım konuşma üzerine Emniyette sorgulandım. Komiser bana; ‘’ Resmi tören yapma gereği duyulmayan birinin cenazesinde ne hakla konuşursun?! ‘’
Hey gidi hey! Çok şükür sadece ismi Türkçe’den seçilmiş insanların devri bitti-gitti…
Ey ağabeyim, amcam, dedem, atam! Mehmet Akif! Sen rahat uyu;
Doğacaktır sana vaad ettiği günler Hakk’ın!…

Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam

İşte, bu mısralar, O büyük Şair’imizin isminin anlamıdır!…
Doğruluğu, edebi, vefası, cömertliği ve mertliği ile hep sevilip sayılan ve milleti için çırpınan merhum şaiirimiz Mehmed Akif’i tanımamak büyük eksikliktir.
Şiirleri, bir yönüyle Edebiyatı aşarak, hayatın kendisi olmuştur…
Eserleri; Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakk’ın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım ve Gölgeler
Allah rahmetiyle Efendimiz’e komşu eylesin. Amin.

3 Replies to “M.Akif Ersoy – İstiklal Marşımız”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *