Hayatın hengâmesi içinde, yüreklerinin sızısıyla duygularını ifade etmiş; bu ifade edişle gönlümüze taht kurmuş ve orada sonsuza kadar saltanatlarını sürdürecek, ‘’ söz ‘’ den ‘’ bir ‘’ olmuş gönül ehli insanlardı onlar. Kıymetleri bilinmemiş, ‘’ kıymet ‘’ anlamı heba edilircesine… Derya gönüllü, edep timsali, edebi insanlardı onlar.
‘’ Çeken bilir ‘’ ya da ‘’ yaşayan anlar ‘’ ibaresini, içlerinin en içinde yaşayarak, geçip gittiler bu diyardan. Yazıp-söyledikleri ile yol gösterip, yüzümüze renk verenler…
Geçmişten günümüze dek gelen süreçte Edebiyat ehline baktığımızda, istisnaları saymazsak, yaşamlarının hep zor şartlar altında geçtiğini görürüz. Hem de sefalet denecek kadar kötü biçimde. Kimi Tanpınar gibi ‘’ ömrümde kendimi hiç bu kadar zelil hissetmemiştim ‘’ diyerek, hâlini yarınlara aktarmış, kimi mahkemelerde sürünmüş, kimi hapishanelerde ‘’ deli dalgalarla ‘’ avunmuş, kimi yokluktan yenisini alamadığı için, yamalı pantalonundan dem vurmuş…
Bu ve buna benzer iç burkan olaylara marûz kalmış böylesi devasa! Insanların hâli, hep yüreğimi sızlatmıştır. Pek tabii ki isimler Tanpınar, S.Ali, O.Veli, N.Fazıl olunca; bu isim listesini malesef uzatmanın mümkün olacağı gerçeği ile birlikte…
Bakıyorsunuz, yaşam koşulları ne kadar felaket ise, yazdıkları bir o kadar heybetli! Hepsi başlı başına bir burç. Hepsinin bayrakları ayrı ayrı sallanıyor burç larda. Hepsi birer mihenk taşı.
Hayatın acıtan yönünü, sineleri yırtılırcasına her solukta hissedip yaşayan bu derya gönüllü insanların, ‘’ yarınım ‘’ endişesi içinde, yarınlarına bıraktıkları bu zengin! emanetleri, yarınlarında ardına ulaştırmak adına, gönül sandukamızda iyi muhafaza etmeliyiz diye düşünüyorum.
Nefes alıp vemenin çok ötesinde algıladıkları yaşamı, yaşamın kendilerine sunduğu mahzun hâli hayatlarıyla harmanlayıp bize sunan bu gönül ehlinin, kıymetlerini bilmeliyiz.
Ömrünü söz’e adamış, kelimelere hükmetmiş, dizeleri ile nice gönüle diz çöktürmüş, yüreğimizin ahengi, duygularımızın ‘’ gönüllü ‘’ elçisi olmuş, bir çok kalem sevdalısı gelip geçti ömür çizgisinden.
Süfli duygularla söylenen sözlerle değil de, Rahmet ve minnetle analım bu edepli, edebi, gönlümüzün ebedi misafirlerini…