29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, güzel bir hava da, malûm yürüyüşlerimden birin de, çok sevdiğim bir arkadaşımın vesilesi ile tanıştım; isimleri gibi latif bu hanımefendi demeti ile. Sahil de bir masanın etrafın da toplanmış gönül birliği içinde ki topluluğa, davet üzerine katıldım. Ne de iyi geldi, ne de hoş bir beraberlikti; '' paylaşım '' içi dolu tomurcukların göz, dil ve en önemlisi sevilesi yüreklerin hak ettiğidir. Bu özellikleri sinesine yâr etmiş kişilerle tanıştığınız da, çok değil, sadece hisleriniz normal seyrinde ise, farkına varmanız ve bu fark ediş ile ayrı bir zevk deryasında kulaç atmanızın keyfi, tarifi mümkünsüz kılar.
Tüm bedenime sıcaklık üfleyen tavırları ve içten-samimi davranışları beni, mest etti adeta. Fesleğen kokulu Sibel, Zambak misali Kâmuran, sümbül dengi Nuriye ve gül kokulu Saadet…
Saadet bu mudur? diye sordum gül'e, '' kokumda ki mânâ saadet '' dedi, bana
Hamiş; '' bilhassa '' Türkçe sözcükler seçerek, mutluluğumu ifade etmeye çalıştım; '' bilakis '' sizin uyarılarınıza nazire olsun diye değil Kâmuran hanım.. 🙂