Ah ki ah! Vah ki vah! Vahlar olsun nefesini bu ülke de tüketenlere… Rabbim ahlarla düşürüp zeval vermesin ülkeme… Yüzümüz yok demeye, Allahım nedir bu çile?
Bildiğim; imtihanımız pek kavi, pek şedid!
Bilmediğim; daha düne kadar uğrunda canlar verdiğimiz; korkarım ki daha da nicelerini vereceğimiz, şehitlerin kanı ile göz göze geldiğimiz de ahirette ne sûrete bürüneceğimiz..!
'' İnsanlık onurunu zedeleyen hareketlerin yapıldığını biliyoruz. Ve her türlü onur kırıcı, incitici tavıra karşı harekete geçip, sesimizi yükseltiyoruz. Susmadık, susmuyoruz '' dedi, dün bir it!!! Kendi gibi diğer bir it!!! için…
Karşısın da ise bizimkilerden, hâlâ '' uzlaşı arıyoruz '' mavalları ile sinelerimizi oyan, oydukça kanatan sözüm ona, şehid oğlu şehid!!!
Gafilin! Şerefsizin! Hainin! ve bilmem ne belanın sesi gür sema da,
Şehid oğlu şehidler parya parya!!!
Vallahi benim yüzüm yok el açıp yalvarmaya, fakat sinesi geniştir Rabbimin;
yok mu iki damla gözyaşı akıtıp, sinesini çatlatırcasına,
'' ya Rabb!!! hâlimiz ya Rabb!!! '' diyecek duasın da?
Doğru bir anlayış için lütfen okuyun.http://www.divshare.com/download/5663288-6dd
” doğru bir anlayış için lütfen okuyun ” sözü, bana, sanki ” anlayışın yanlış ” der gibi geldi. Yok eğer bu sözü ben yanlış anladıysam, özür dilerim… Meseleye, ki; bir Mardin li olarak baktığım da genişliği ve derinliği açısından fevkalade önem veriyorum. Sorun varsa da, ki; var, ele alındığı için değil, güya çözüm arayışlarının şekl-i şemâlidir bana feveran ettiren… ” Eşya ve hâdiseler, muhtevalarını kendilerine sorulan sorunun mahiyetine göre verirler; bu bakımdan, önce sorunun doğru sorulması ve mânâlandırılması gerekiyor…” sözüne baştan aşağı katılıyorum. Lakin, ideoloji bağlamın da ele alınış şekli, bu ülkede yaşayan bir fert olarak beni son derece yaralıyor.Arîz ve amîk boyutlarda ki sorunun ele alınışında ki sığ lık, asla gözardı edilmemelidir.Şiddete bel bağlayan sözüm ona hak hukuk arayışlarının amiyane bir tabir ile ne kadar güdük! kalacağı ve anlamlı! dahi olsa ne derece hüsnü kabul göreceği şaibelidir. Sonuç itibari ile, nihayet bulmayacağı; bulundu, dense bile selamete çıkılamayacağı da aşikârdır.Amerika nın kendi dünya görüşüne göre evirip çevirdiği bu alemde yaşayan insan suretinin, ne zaman aslına rücû edeceği, gerçekleri ne zaman kavrayacağı, uzuvlarında ki ip değil, kalın halatları ne zaman kesip kurtulacağı, merak konusudur ben fakir için…Yoksa, haklı yada haksız, beğeniriz yada beğenmeyiz, dile düşen şeylerin, kesilip atılması taratarı değilim. Tadarsın; acı-tatlı, hoşuna gitmiyorsa bir kenara itmekte ayrı bir muvazenedir ki; bu mesele de ben gibi gayr-i siyasi birinin çok üstünde bir emândır vesselam… Hamiş: ” Bölgede orantısız güç kullanılmıştır ” şeklinde ki ifade ise, sözüm ona bir halkın savunuculuğunu üstlenmiş zevatın, durum değerlendirmesi yaparken içine düştükleri değil; hep içinde bulundukları acziyetin, anlam bütünlüğüne kendilerinin bile yabancı olduğu mahcubiyetin emaresi olsa gerek, ” aciz ” kanaatimce…